Cuma, Ocak 08, 2010

1. Adım

Çürüyorduk. Zaman geçmekten bıkmıyor ve biz yürümeye devam ediyorduk...

Gece soğuk.
Sırf meraktan açık tutuyorum gözlerimi. Çakıl taşlarıyla örülmüş duvarların arasındayım. Burası benim odam. Bekleme odası bazen, bazen de uyuma... Karşı duvarın ikinci kapısından uzanan koridordaki ayak seslerini duyuyor musun? işte geliyorlar bekçilerim. Her gece ayrı bir senfoni...

Yorganı burnuma kadar çekip beklemeye devam ediyorum. Hala duyuluyor sesleri. Koridor yolu uzuyor her adımlarında ama sonunda yetişecekler biliyorum. Beni etkileme yöntemlerinden biri bu koridor oyunu... Ayak seslerine her zamankinden farklı bir ses ekleniyor bu gece. başımı yastıktan kaldırıp kulak kabartıyorum. Bir çeşit inleme sesine benziyor fakat kesinlikle insan dışı... Giderek yaklaşıyor, yaklaştıkça ağlama sesi olduğunu anlıyabiliyorum. Rahatsız edici. Acınası değil iç gıcıklayıcı. Nefesini tutmana neden olacak türden. Nefesini tuttukça öfkenin artacağı, öfkeninde hareketlenmeni tetikleyeceği, derinlerden gırtlağına taşmış korkunun yerini alıp, eline geçirdiğin ilk kesici, delici, parçalayıcı aletle ağlayanın beynini duvara gömmek isteyeceğin türden...

Gözlerim kapıda, ilk girene saldırmak için bir istek patlıyor içimde. Yattığım yerden doğrulup yatağın ucuna geçerek ayaklarımı yere sallandırıyorum. Yan sokaktan geçen arabaların ıslak asfalta sürten tekerleklerinden yayılan deniz dalgası sesinden başka ses yok. Pusuda bekleyenler mi var diye düşünürken kafamı öne eğip gözlerimi kısarak en küçük ayrıntıyı kaçırmadan bekliyorum.

Bir gölge yaklaşıyor sessizce. Sokaktakiler susuyor. Kendi nefes alış verişimi duyuyorum. Tüm sesler susuyor ve gözlerimi kocaman açıp olduğum terde kalmama neden oluyor; içeriye aksak adımlarla girip tam bir tur attıktan sonra geri dönüp giden siyah tilki.
Tilkilerin ağlayıp ağlamadıkları ya da nasıl ağladıkları konusunda kafamda dönen düşünceler şaşkınlığımı bastırmak yerine öfkemin yedinci saniyede alevlenmesine neden oluyor.

Uyku gösteriyor kendini artık. Esnemek için ağzımı açıyorum yarım kalıyor. İkinci denemeyle tamamladığım esnemeyle birlikte yatağa yeniden yerleşip yorgana sıkıca sarılarak yüzümü kapıya dönüyor kaldığım yerden devam etmeye çabalıyorum. Gözlerim ağır ağır kapanıyor. Küçük boşluktan gölgeleri görebiliyorum. Bir, siyah tilki, iki, siyah tilki, üç, tekir kedi, 'gülümsüyorum' dört, siyah tilki, beş, siyah yavru tilki...


02.14

0 yorum:

Yorum Gönder