Perşembe, Eylül 30, 2010

Yeryüzü silindiğinde_sayfa 111













"Karanlık şehrin evlatları olduklarını iddia edenler,
bilmezler mi karanlık aydınlığı içinde gizler..."




Tan vakti, kapılarımızın yumruklanmasıyla uyandık. Her yer bir anda beyaz üniformalılarla dolmuştu. Şehirdeki elli yaşı aşmış insanları topluyorlardı. Kapıların ardından yayılan isyan çığlıklarını bastırmak için üniformasının üstünde çaprazlamasına iki kalın kırmızı çizgi bulunan adam yüksekçe bir evin çatısına çıkmış megafonla ortamı yatıştırmaya çalışıyordu fakat neler olup bittiğine anlam veremeyen kalabalık direnmeye devam ediyordu.
"Şehriniz için bir şeyler yapın, kendiniz için bir şeyler yapın!" diye evlerin camlarının titreşiyor olması hiçbir şey ifade etmiyordu. Onlar dedelerinin, babalarının, anneannelerinin... ardından ağıt yakıyorlardı. Ne olacaktı onlara? Neden götürüyorlardı?
Büyük toplama araçlarının arkalarına tıka basa sıralanan ihtiyarlar olan bitenden bihaber verilen emirlere itaat ediyorlardı. Görevliler araç kasalarını kilitlerken onlar bir umut geride bıraktıkları ailelerine el sallama yarışına girmişlerdi.

Yakın çevrede görülen toplam beş araç da hareket ettikten sonra megafonlu adam; büyük ihtimalle beyaz üniformalıların en kıdemlisi, konuşmaya devam etti.
"Beni dinleyin!
Daha rahat nefes almak istiyorsak bazı şeyleri göze almalıyız.
Duygularınızı, aptal hislerinizi bir kenara bırakmanız ve
söylediklerimi anlamaya çalışmanız sizin yararınıza olacaktır.
Götürülenlere neler olacağını düşünmek yerine kalan ömrünüzü
iyi geçirmeye odaklanın. Yeni bir döngünün arefesindeyiz
ve göz yaşlarınız bu duruma engel olmaya muktedir değil.
Şimdi sakin sakin evlerinize dağılın. İhtiyarlarınızı Tanrı'ya kavuşturmaya
götürüyoruz. Dua edin!"
dedi ve kısa bir megafon cızırtısıyla gözden kayboldu. Evin arkasında bekleyen aracına binmeden önce herkesin evlerine girdiğinden emin oluncaya kadar bekledi.
Güneş doğumunu tamamlamadan evvel sokaklardaki burun çekişleri ve söylenmelerin son bulmasıyla, şehre giren ilk araç da kapılarını kapatıp büyük bir gürültüyle arkada toz bulutları bırakarak gözden kayboldu.

"ne kadar basık bir hava var,
yoksa bulutları mı çağırıyor kargalar?"

0 yorum:

Yorum Gönder