Perşembe, Haziran 03, 2010

Yeryüzü silindiğinde_ sayfa 173

"Evlerinizdir mabetleriniz.
Kapıları kapatıp saklandığınız, içinize döndüğünüz yerlerdir.
Dışarıdadır kaos, güvende hissedersiniz.
Oysa hepiniz tek bir kapının ardında gizlisiniz.
Yeryüzüne kilitlenmiş milyonlarca gölgeden ibaretsiniz."

Farkında olmadan lanetlenmişlerdi.
Tüm kapılar üzerlerine kilitlenmiş, Tanrı gözlerinin içine baka baka gökyüzüne set çekmişti işte. Bunu anlamak için öyle komplike düşüncelerle boğuşmaya gerek yoktu. Dört duvarının içinde dışarıya açılan bir pencere varsa kafanı uzatıp olan bitene bir bakman yeterliydi.

En cesaretliler en çok ses çıkarabilenler yani çocuklar. Tüm apartman diplerinde mutlaka bir iki tane olanlar. Umarsızca sağa sola koşturup sadece eve çağırılmamak için dua eden, ufak tefek karmaşa bekçileri.

En sakin görünenler, öylece tepeden inme geldiklerini düşünenler. Yani evrenin sahibi olduklarını içlerinden dışlarından iddia edenler, büyümüş insanlar. Uydurdukları düzende boğulup gitmeye gayret edenler. Dünyayı sığdırdıklarına inandıkları ekranın karşısında hipnoz olanlar. Doğadan çalarak doğal olacaklarını sananlar. Kim daha çok biliyorculuk oynayan tatminsiz bakteri çukurları. Çatılardan atlayarak kaybolmaya çalışanlar. Karanlık kaosun ilk habercileri...

"Kedi maskeli fareler hayalleri salyalarıyla uyuştururken,
evren turunu tamamladı.
Kemirme seslerini gök gürültüleri gizliyor,
utanç meleklerinin bıraktığı tarifle.
Güneş sisteminin yapay olma ihtimalini tartışan adamlar,
yeraltından yüzeye çıkmak üzere.
Kabuğunu terkeden kaplumbağanın
kehanetini dinlediğinde,
geri dönüşüme çağrılmayı bekle."

0 yorum:

Yorum Gönder